Dalyan Deltası'nda Tekne Gezintisi

Fethiye gibi gözde bir sahil beldesinde yaşıyorsanız benim gibi, çevresini gez gez bitmiyor. Hafta sonları çevreyi keşfetmek üzere spontan olarak evden çıkıyor ve yolda kendimize rota çiziyoruz. Bu sefer yolumuzu ve gözümüzü Dalyan ve İztuzu plajına dikmiştik. Sabah evden erken çıkmanın fırsatını kullanarak Dalyan'da nehir kenarına arabamızı park edip bakınmaya başladık. Göl kanalına girebilecek belli bir büyüklük standardı olduğundan, her yer 15-20 kişilik küçük teknelerle doluydu. Bu küçük teknelerin avantajı; 200-250 kişilik Fethiye tekne turları keşmekeşi yaşatmaması. Biz zaten bunu yapmaktan çok sıkılmıştık, bu sebeple farklı ve eğlenceli bir şey aradık. Dalyan’dan kalkan iki tür tekne turu olduğunu öğrendik. Ekincik Koyuna kalkan tekneler 10.00 da hareket ettiği için kaçırmıştık ama Dalyan Klasik Turu diye adlandırılan turlar saat 10.30 da başlıyordu. Hemen şirin mi şirin ve tertemiz, ayrıca içi tamamen yenilenmiş bir kooperatif teknesine bindik ve kişi başı 300 tl ödeyerek tura başladık.

Tekne kaptanı ve miçosu bir taraftan anlatırken, gezdiriyor diğer yandan servis yapıyordu ve tam olarak şöyle hissetmiştim; çok şanslıyız ki iki kişilik dev kadro ile gidiyoruz! Önce bizi Kaunos Kaya mezarlarına götürdüler ve oranın tarihçesinden bahsedip fotoğraf çekmemiz için biraz zaman bıraktılar. Sonra Delik Ada açıklarına doğru yol aldık ve buz gibi ama akvaryum kadar berrak sularda balıklarla yüzdük. Bu bölgede bize 45 dk zaman verildi. İsminin Delik Ada olmasının sebebi adanın ortasında kocaman bir taş ve onun da ortasında kocaman bir delik olması! Ne kadar yaratıcı değil mi?

Buradan sonra rotamızı İztuzu plajının en ucuna çevirdik. 1 saat yüzmek için zaman verildi ve dönüşte mangalda pişen nefis bir öğlen yemeği servis edildi. Muhteşem yemeklerin yanına, 3,4 çeşit salata ve meze koymuşlardı. Mis gibi mangalda pişen et ve tavuk kokusu bile acıktırmıştı. Seçenekli menü oldukça zengindi diyebilirim. Yemeklerimiz bittikten sonra tekne tekrar hareket etti ve bizi Alagöl sularına götürdüler. Alagöl sularında, yer altından gelen termal suyla karışan ve sıcacık olan bir tarafa demir attık. İşte orada kendimizi göl sularına bıraktık. Koku ve sıcaklık tuhaf hissettirse de güzel bir tecrübeydi, şifa niyetine girdik çıktık diyelim. 30 dk’lık göl tecrübesinden sonra çok tatlı bir bölgede durduk ve haydi çamur banyosuna geldik dediler. Kişi başı 50 tl ekstra ücreti işletmeye ödeyerek, tesise giriş yaptık. İki tür havuz ve duşlar vardı, ayrıca içeride restoran da bulunmakta ama biz turla geldiğimiz için zaman kısıtlıydı ve hemen çamurlanmaya koyulduk. Önce çamur havuzuna giriyor iyice çamurlanıp güneşte kuruyorsunuz. Deriniz gerildiğinde anlıyorsunuz ki işlem tamam. Daha sonra tazyikli sularla duş alıp çamuru akıtıyorsunuz. Termal havuza girmeden önce biri sizi tazyikli hortumla toplama kampı gibi son kez bir yıkıyor. Artık sıcak sulara girmeye hazırsınız. Bu kadar işkenceden sonra gerçekten huzuru bulacağımı düşünürken, bayram kalabalığını ve kükürtün kokusunu hesap edememişim. Havuz iğrenç kokuyordu. İçinde 10 dk zor dayandım, o da şifa niyetine. Çıkınca tekrar tepeden akan sularla duş alsam da nafile kükürt kokuyordum. Yanımıza havlu dahil, para ve telefon dışında hiçbir şey almamıştık çünkü çamurda ve duşta kaybetmeyi göze alamazdık. Tekneye bininceye kadar kuruduk.

En son durağımız Köyceğiz gölü sularına açılarak son bir kanal turu yapmak, yüzmek ve karpuz yemek oldu. İyice dinlendik ve güneşlendik, yüzdük ve sonuçta tatlı bir yorgunluk ama güzel anılarla dönüş yoluna geçtik.

Bizi 17.30 sularında kıyıya bıraktılar ve gerçekten harika bir gün geçirdik.